Pace Gallery’de “land marks”: 17 sanatçıyı kimlik, mekân ve yer üzerine bir diyalogda buluşturan sergi

Lisbeth Thalberg
Lisbeth Thalberg
Gazeteci ve sanatçı (fotoğrafçı). MCM'de sanat bölümü editörü.
Sarah Martin-Nuss, Developing Harmonies, 2025 © Sarah Martin-Nuss Studio

Pace Gallery, 17 sanatçının yeni ve yakın tarihli eserlerini bir araya getiren land marks adlı grup sergisini sunuyor. Los Angeles’taki galeri mekânında düzenlenen sergi; odalar, manzaralar ve buluşma alanlarını, özneyi aynı anda biçimlendiren ve yansıtan birer hafıza deposu olarak ele alıyor.

Küratörlüğünü, Los Angeles sanat çevresinde deneyimli bir isim olan Pace Başkan Yardımcısı Joshua Friedman’ın üstlendiği sergi, mekânı yalnızca fiziksel bir kategori olarak değil, duygusal ve psikolojik bir zemin olarak da değerlendiriyor. Küratoryal yaklaşım, “ben”i anlamanın çoğu zaman onu taşımış mekânları anlamayı gerektirdiğini; gündelik iç mekânlardan kamusal alanlara, geçiş bölgelerinden yokluk ve varlığın iz bıraktığı eşiklere uzanan bir hat çizdiğini öne sürüyor.

Odak ve temalar

land marks, “iz” kavramını hem anıtsal hem kırılgan—hem kasıtlı hem de tesadüfi—bir ikilik olarak açımlıyor. Sergideki eserler, bireyler ile çevreleri arasındaki karşılıklı yazılma hâlini takip ediyor: dünyanın üzerine bıraktığımız izler ve dünyanın beden ile zihin üzerinde bıraktığı etkiler. Kimlik, deneyimlerin “oyulduğu” bir yüzey olarak düşünülüyor; iç ve dış arasındaki sınırların gözenekli ve sürekli yeniden yazılan bir alan olduğu vurgulanıyor.

Sergi, ağırlığı resme veren 25’ten fazla eseri bir araya getiriyor. Katılımcılar arasında Jarvis Boyland, Chioma Ebinama, Janiva Ellis, Jake Grewal, Loie Hollowell, Patricia Iglesias Peco, Li Hei Di, Sophia Loeb, Sarah Martin-Nuss, Marina Perez Simão, Nathlie Provosty, Anne Rothenstein, Kate Spencer Stewart, Reika Takebayashi, Salman Toor, Janaina Tschäpe ve Shiwen Wang yer alıyor. Bu pratikler bir arada; iç/dış mekân, hafıza/zamansallık ve bedenleşmiş algı eksenlerinde, çevrelerin nasıl anlam biriktirdiğini ve bu birikimin insanların yaşama, hatırlama ve dünyada hareket etme biçimlerini nasıl şekillendirdiğini sorguluyor.

Öne çıkan işler ve yenilikler

Serginin omurgasını bir dizi sipariş iş ve ilk gösterim oluşturuyor. Pace programındaki sanatçılar Loie Hollowell, Li Hei Di ve Marina Perez Simão’nun yeni resimleri; iç ve dış dünyalar arasındaki ilişkiyi merkeze alan özgün soyutlama dilleri geliştiriyor. Soyutlama, bedensel algı ile onu koşullayan bağlamlar arasındaki sınırı haritalamaya yarayan bir araç olarak öne çıkıyor. Buna paralel olarak, Londra merkezli sanatçı Sophia Loeb’in yeni ve daha önce sergilenmemiş bir tablosu, jestsel ve dalgamsı formlar aracılığıyla mekânın ve peyzajın duyusal boyutlarını araştırıyor.

Los Angeles’tan Jarvis Boyland, Patricia Iglesias Peco ve Kate Spencer Stewart, içsel dünyanın duygusal ve psikolojik karmaşıklıklarına odaklanıyor. Gündelik hayatın mimarilerine dayanan katkıları; varlık, kırılganlık ve dönüşüm hâllerine katmanlı okumalar sunuyor. New York’tan Janiva Ellis, Sarah Martin-Nuss ve Janaina Tschäpe ise zamansallık, hafıza ve bedenleşmiş algının “yer” deneyimini nasıl dönüştürdüğünü inceliyor; mekânın anımsama ve hareketle sürekli yeniden kurgulandığını ileri sürüyor.

Karşılıklılık temelinde bir küratoryal çerçeve

Sergide “land” (yurt/zemin), sabit bir toprak parçasından ziyade ilişkilerin değişken bir indeksi olarak ele alınıyor. Bu bağlamda, bir zamanlar mesken tutulan odalar, sosyalleşme alanları ve açık peyzajlar anlamın biriktiği akümülatörler olarak işliyor. İnsanların zeminlerde, duvarlarda, patikalarda ve ortak alanlarda bıraktığı izler; bu yerlerin geri verdiği işaretlerle birlikte okunuyor. Sergiyi canlı kılan bu karşılıklılık: “kendini bilmek” hem dışa dönük yazıtları hem de zaman ve bağlama yayılan iç tortuları okumayı gerektiriyor.

Resim seçkiyi yapılandırsa da serginin mantığı bilinçli biçimde disiplinlerarası ve coğrafi olarak geniş tutuluyor; Los Angeles, New York, Birleşik Krallık, Japonya, Brezilya ve Yunanistan’dan farklı kariyer aşamalarındaki sanatçıları buluşturuyor. Küratoryal hat, figüratif yaklaşımlarla spekülatif soyutlamaların yan yana var olmasını sağlayarak mimari, atmosfer ve hafızanın kesiştiği bileşik bir topoğrafya çiziyor. Ortaya, mekânı içeride olup biten jestleri alan, kaydeden ve geri yansıtan canlı bir ortam olarak gören pratiklere dair kesitsel bir tablo çıkıyor.

Pace programındaki konum

Los Angeles sunumu, Pace’in tarihsel miraslarla güncel araştırmaları birleştiren daha geniş programının devamı niteliğinde. Galeri; Soyut Dışavurumculuk ve Light and Space gibi hareketlerin merkezindeki isimlerle uzun yıllara dayanan ilişkilerini sürdürürken, Torkwase Dyson, Loie Hollowell, Robert Nava, Adam Pendleton ve Marina Perez Simão gibi çağdaş sanatçıların üretimlerine de yatırım yapıyor. Bu çift yönlü taahhüt—tarihsel derinlik ve güncel sorgulama—land marks’ı, sanatçıların algı, form ve deneyimi nasıl haritaladıklarına dair süregiden bir inceleme içine yerleştiriyor.

Mevcut yönetim altında galeri; muadil mekânlar ve kâr amacı gütmeyen kurumlarla işbirliğini öne çıkarıyor, sanat tarihine yeni sesler kazandıran araştırma odaklı projeleri Pace Publishing üzerinden destekliyor. Kamusal yerleştirmeler, performanslar, filantropik girişimler ve diğer disiplinlerarası programlar, sanatçı öncelikli bir yaklaşımı tamamlıyor. land marks, mekânın nasıl hissedildiğini, hatırlandığını ve yeniden tasarlandığını soruşturan pratikleri görünür kılarak bu ekosisteme eklemleniyor.

Pace; Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Asya’da genişleyen bir varlık sürdürüyor. New York’ta iki, Los Angeles’ta bir amiral mekânın yanı sıra Londra, Cenevre, Berlin, Hong Kong, Seul ve Tokyo’da galerileri bulunuyor. land marks’a ev sahipliği yapan Los Angeles mekânı, galerinin Batı Yakası’ndaki uzun erimli angajmanının bir parçası olarak; algı temelli üretimleri ve mekân, ışık ve çevre odaklı diyalogları beslemeyi sürdürüyor.

Eserleri okuma

Katılımcı sanatçılar mekânı hem konu hem yöntem olarak ele alıyor. Kimileri, içsel hâlleri ve duyusal eşikleri çağrıştıran degradeler, dalgalanmalar ve izlerle neredeyse bedensel mekânsal alanlar kuruyor. Başkaları, deneyim yükünü taşıyan odalar ya da peyzajlarda figürler konumlandırarak renk, kompozisyon ve yüzey üzerinden varlık ile kayıp arasındaki gerilimi sahneliyor. Bir diğer grup, algının zamansal boyutuna odaklanıyor—zamanın mekânın ifşalarını nasıl dönüştürdüğü ve belleğin haritayı anın çok sonrasında nasıl yeniden çizdiği üzerine. Bir araya geldiklerinde bu yaklaşımlar; land marks’ın “land”ını kısmen mimari, kısmen atmosfer, kısmen de arşiv olan katmanlı bir atlas olarak kuruyor.

Yer kavramına tekil ve sabit bir anlam atamak yerine sergi, izlerden oluşan bir toplam sunuyor; izleyiciyi çevrelerin nasıl kişisel ve kolektif bir kayda dönüştüğünü düşünmeye çağırıyor. İşler, mekânın asla nötr olmadığını; içinde gerçekleşen hareket ve jestleri kaydettiğini ve ardından bu jestlerin nasıl hissedildiğini, hatırlandığını ve kavrandığını etkilediğini ima ediyor. Bu bağlamda land marks, kimlik ile çevrenin birbirini sürekli birlikte yazdığı bir etkileşim palimpsesti olarak dünyayı okuyor.

Mekân ve tarihler: Pace Gallery, 1201 South La Brea Avenue, Los Angeles — 8 Kasım 2025 – 17 Ocak 2026.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir