The Beast In Me: Claire Danes, Matthew Rhys ve Netflix’teki Yırtıcıların Düellosu

Mahalle İzliyor

The Beast In Me
Veronica Loop
Veronica Loop
Veronica Loop MCM'nin genel müdürüdür. Sanat, kültür ve eğlence konularında tutkuludur.

Banliyö gerilimi tanıdık bir türdür: karanlık sırlar saklayan sakin mahalleler. Ancak The Beast In Me dizisinin önermesi sadece bu kurala uymakla yetinmiyor. Dizi, basit bir komşu entrikasının ötesinde, iki zorlu rakip arasında hem psikolojik hem de somut, yüksek kalibreli bir çarpışma hazırlıyor.

Hikaye, beğenilen yazar Aggie Wiggs’in (Claire Danes) yandaki evin yeni bir sahibi olduğunu öğrenmesiyle başlıyor. Alıcı, “ünlü ve dişli bir emlak kralı” olan Nile Jarvis’ten (Matthew Rhys) başkası değil. Jarvis sadece yeni bir komşu değil; aynı zamanda “bir zamanlar karısının kaybolmasında baş şüpheli olan” bir adam olduğu için gerilim anında ve somut bir şekilde hissediliyor.

Aggie’nin bu yakınlığa tepkisi, dizinin asıl itici gücü. Bu sadece korku değil, aynı zamanda “dehşete düşmüş ve büyülenmiş” olmanın yanıcı bir karışımı. Bu ikilem, merakı bir takıntıya dönüştürerek ölümcül olabilecek yoğun bir “kedi-fare oyunu” başlatıyor.

Ancak dizinin resmi özeti çok daha derin bir katmanı ortaya koyuyor. Konu, Aggie’nin “kendisinin peşindeki iblislerden kaçarken onun iblislerini kovalayışını” anlatıyor. Bu, dışsal gizemin (Nile ne yaptı?) Aggie’nin içsel çatışması için doğrudan bir araç olduğunu ortaya koyuyor. Anlatı, “yas” ve “suçluluk” temalarını keşfetmek üzerine kurulu görünüyor. Aggie’nin komşusunun potansiyel suçuna olan takıntısı sadece bir gazetecilik araştırması değil; bu bir yansıtma. Bu nedenle, kedi-fare oyunu sadece Aggie ve Nile arasında değil, aynı zamanda Aggie’nin kendisiyle de yaşanıyor.

Yırtıcı Yazar: Aggie Wiggs’i Tanıyalım

Diziyi anlamak için önce Aggie Wiggs’i anlamak gerekir. Basit bir başrol oyuncusu ya da meraklı bir komşu olmaktan uzak, Claire Danes’in canlandırdığı karakter, felç edici bir travma ve tehlikeli yeni bir zorlantı tarafından tanımlanan karmaşık bir figür olarak sunuluyor.

Aggie’nin şu anki durumu, “küçük oğlunun trajik ölümüyle” belirlenmiş. Bu olay hayatını mahvetmiş ve onu “eski benliğinin bir hayaleti” haline getirmiş. “Kamu hayatından çekilmiş” ve kimliği için en kritik olanı, kendini “yazamaz” halde bulmuş.

Mali ve kişisel durumunu çevreleyen detaylar, bir umutsuzluk katmanı ekliyor: “boşanmış, tek başına ve karşılayamayacağı büyük bir evde yaşıyor”. Eski eşi Shelley (Natalie Morales) ile olan evliliği, oğullarının kazasından sonra çökmüş. Aggie’nin kazadan sorumlu tuttuğu genç adama karşı sonraki davranışları, hakkında bir yasaklama emri alınmasıyla sonuçlanmış. Aggie, “çok satan anı kitabının başarısının son kırıntılarıyla geçinmeye çalışıyor ve parası tükeniyor”; bir yandan da bir sonraki kitabı olan “ABD yüksek mahkeme yargıçları Ruth Bader Ginsburg ve Antonin Scalia arasındaki… dostluğun değerli bir analizi” üzerine çalışırken yazar tıkanıklığı yaşıyor.

Nile Jarvis’in gelişi her şeyi değiştiriyor. Bu gizemli ve potansiyel olarak tehlikeli adamda, Aggie “yeni bir kitap için beklenmedik bir konu” buluyor. Yazar tıkanıklığı kırılıyor, ancak yerini çok daha karanlık bir şeye bırakıyor: “gerçeği bulmak için zorlantılı bir av”.

The Beast In Me başlığının belirsizliği de burada ortaya çıkıyor. Nile bariz bir canavar olsa da, materyaller başlığın asıl kahramanının Aggie olduğunu öne sürüyor. Claire Danes, “bir yazarın gerçekten tehlikeli ve yırtıcı olması fikrinin hoşuna gittiğini” belirtmişti. Bu, korkmuş bir kurban değil. Aggie, “kaybedecek çok az şeyi olan gerçek bir savaşçı” olarak tanımlanıyor. Araştırması bir takıntıya dönüşüyor; beğenilen bir yazardan, kendini “tehlikenin ön saflarına” atan yırtıcı bir araştırmacıya dönüşüyor. Dizi, true crime (gerçek suç) takıntısının doğasını analiz ediyor ve gözlemleme ve anlatma eyleminin tek başına bir yırtıcılık biçimine dönüşüp dönüşemeyeceğini sorguluyor.

Yan Kapıdaki Muamma: Nile Jarvis

Aggie’nin takıntılı gücünün karşısında, Matthew Rhys tarafından canlandırılan Nile Jarvis muamması duruyor. O, hem kamusal gücü hem de özel sırlarının karanlık gölgesiyle tanımlanan bir adam.

Toplum içinde Nile, hesaba katılması gereken bir güç: “ünlü ve dişli bir emlak kralı”. Gücü ve şöhreti bir tür zırh görevi görüyor. Ancak bu zırhın görünür bir çatlağı var: karısının kaybolmasına karıştığına dair süregelen şüphe. Tutuklanmaktan kurtulmuş olsa da, onu tanımlayan şey “bir katil olup olmadığı” sorusu. Preston ve Wyatt adında iki oğlu var.

Kâbuslu geçmişinin yanı sıra, Nile mahalle için ani ve somut bir tehdit temsil ediyor. “Yakındaki bir ormanı asfaltlama planlarıyla” geliyor ve psikolojik oyunlar başlamadan önce bile kendini gerçek bir düşman olarak konumlandırıyor.

Aggie ve Nile arasındaki dinamik, dizinin çekirdeğini oluşturuyor ve hiç de basit değil. Tanıtım materyalleri “tehlikeli bir kimyaya” işaret ediyor ve onları “denk rakipler” olarak tanımlıyor. Bir röportaj, onları “ruh eşleri, ancak cinsellik işin içinde değil” olarak adlandıracak kadar ileri gidiyor; bu, Aggie’nin karakterinin bilinen geçmişiyle desteklenen bir gözlem.

Bu, derin bir simbiyotik ilişkiye işaret ediyor. Parasız ve tıkanmış yazar Aggie, “konusu” olarak Nile’a umutsuzca ihtiyaç duyuyor. Konu, onun “kendini ve Nile’ı, onun karmaşık hikayesi hakkında bir kitap yazmanın ikisine de iyi geleceğine ikna ettiğini” ortaya koyuyor. Öte yandan, kamuoyunun şüphesiyle izole edilmiş olan Nile, Aggie’de nihayet kendi anlatısını kontrol etme fırsatı görebilir. Bu sadece bir yırtıcı ve bir kurban değil; birbirini kullanan iki karmaşık güç.

Kayıp Kadınlar ve Paralel Yaşamlar

The Beast In Me dizisinin yan kadrosu basit bir arka plan değil; dizinin temel tematik yapısını sağlıyor. Anlatı, birbirini yansıtan iki paralel gizem, iki trajedi üzerine kurulu görünüyor: Nile’ın kayıp karısı ve Aggie’nin ölen oğlu.

Nile’ın gizemi, Brittany Snow’un canlandırdığı Nina Jarvis etrafında dönüyor. Nina, Nile’ın karısı olarak tanımlanıyor ve “ani kayboluşu”, kocasını baş şüpheli haline getiren polis soruşturmasını tetikliyor. Konunun merkezi unsurlarından biri, Nina’nın ölüp ölmediği ve sadece flashback (geçmişe dönüş) sahnelerinde mi yer aldığı, yoksa hala hayatta mı olduğu konusundaki belirsizlik. Bu sadece Aggie’nin özel takıntısı değil; soruşturma gerçek ve bir “FBI ajanını” (David Lyons) ve Nina’nın ebeveynleri James ve Mariah’ı (Bill Irwin ve Kate Burton) içeriyor.

Aggie’nin gizemi, oğlu Cooper’ın kaybı etrafında dönüyor; bu, eski eşi Shelley (Natalie Morales) ile paylaştığı bir trajedi. Shelley açıkça “Aggie’nin eski eşi” olarak tanımlanıyor ve varlığı, Aggie’nin kaçmaya çalıştığı acı ve geçmişin sürekli bir hatırlatıcısı olarak hizmet ediyor.

Bu kurgu, sekiz bölümlük dizi için çift sarmallı bir yapı oluşturuyor. Aggie “Nina’ya ne oldu?” sorusunu takıntılı bir şekilde araştırırken, anlatı aynı anda izleyiciyi ve Aggie’nin kendisini “Cooper’a ne oldu?” sorusunu araştırmaya zorluyor. Aggie’nin Jarvis’e olan takıntısının “oğlunun ölümüyle ilgili kendi duygularından beslendiği” belirtiliyor. Dizi, bir annenin “yas, suçluluk ve kayıp” duygularını daha derinden keşfetmek için kayıp bir eş hakkındaki tanıdık gerilim kinayelerini maske olarak kullanıyor. Temel soru psikolojik hale geliyor: Aggie, Jarvis’in suçlu davranışlarını bir “başa çıkma mekanizması” olarak mı hayal ediyor?

Prestij Mirası: Gerilim Türünün ‘Yıldızlar Karması’ Ekibi

Konunun ötesinde, ** The Beast In Me dizisinin arkasındaki yapım ekibinin kalibresi, onu prestijli bir televizyon olayı olarak konumlandırıyor.** 20th Television stüdyosunun projesi, birden fazla üst düzey türü birleştirmek için tasarlanmış.

En bariz başlık, Claire Danes’in (aynı zamanda baş yapımcı) Homeland Dizi Sorumlusu/Yazarı Howard Gordon ile yeniden bir araya gelmesi. İşbirlikleri Homeland dönemini tanımlamıştı ve Gordon’un 24 ve The X-Files (Gizli Dosyalar) gibi yapımları içeren özgeçmişi, diziyi yüksek gerilim DNA’sına sabitliyor. Ona yine The X-Files (Gizli Dosyalar) ekibinden olan Yaratıcı/Yazar Gabe Rotter eşlik ediyor.

Ancak yönetmen seçimi de aynı derecede önemli. Yönetmenlik yapan ve baş yapımcı olan Antonio Campos, atmosferik ve psikolojik olarak muğlak olan The Staircase (Merdiven) dizisindeki çalışmasıyla tanınıyor. Onun katılımı, prosedürel bir gerilimden çok prestijli bir drama yaklaşımını akla getiriyor.

Baş yapımcıların listesi, olaya farklı katmanlar ekliyor. Listede Jodie Foster, Daniel Pearle (American Crime Story) ve Caroline Baron (Severance) gibi drama ağır topları bulunuyor. Belki de en şaşırtıcı katılım Conaco ekibinden: Conan O’Brien, Jeff Ross ve David Kissinger. Akıllı komedileriyle tanınan bir yapım şirketinin dahil olması, senaryonun olağanüstü bir keskinlik, zeka ve karanlık bir karmaşıklığa sahip olması gerektiğini düşündürüyor.

Bu yetenek kombinasyonu, Jonathan Banks, Tim Guinee, Hettienne Park, Bill Irwin ve Kate Burton gibi birinci sınıf karakter oyuncularıyla dolu konuk oyuncu kadrosuna kadar uzanıyor. Sonuç, özenle tasarlanmış bir olay: Homeland gerilimi, The Americans (Rhys sayesinde) dizisinin karakter dramasıyla buluşuyor ve hepsi The Staircase (Merdiven) dizisinin atmosferik duyarlılığıyla filme alınıyor.

Yayın Bilgileri

Dizinin fragmanı kamuoyuna duyuruldu. The Beast In Me, sekiz bölümden oluşan bir mini dizi. Tüm bölümler 13 Kasım’da Netflix‘te dünya çapında gösterime girecek.

Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir