2026 İlkbaharında Tate Britain, İngiliz sanatçı Hurvin Anderson’un ilk büyük retrospektif sergisini düzenleyecek. Yaklaşık 80 eseri bir araya getiren sergi, sanatçının kariyerinin tamamını, biçimlendirici erken dönem çalışmalarından daha önce hiç görülmemiş resimlere ayrılmış özel bir odaya kadar kapsayacak. Bu sunum, Anderson’un İngiliz manzara geleneğiyle olan köklü bağını ve kimlik belirteçlerini keşfetmek için kompozisyonu atmosferik kullanımını vurgulayarak, onun kendi neslinin en önemli çağdaş ressamlarından biri olarak konumunu pekiştirmeyi amaçlıyor.
Retrospektifin merkezinde, Anderson’un Birleşik Krallık ile Karayipler arasında kurduğu ve kendi aidiyet ile diaspora deneyimlerini yansıtan tematik doku yer alıyor. Birmingham’da Windrush kuşağına mensup ebeveynlerin çocuğu olarak dünyaya gelen — babası 1961’de Jamaika’dan göç etmiştir — Anderson, ailesinin İngiltere’de doğan ilk üyesidir. Sanatçının külliyatı sıklıkla bir yerinden edilme hissini ya da sanatçının deyimiyle “bir yerde olup başka bir yeri düşünme” durumunu çağrıştırır. Serginin yapısı, kesin bir doğrusal kronolojiyi takip etmek yerine, sanatçının otuz yıllık pratiği boyunca ileri geri hareket ederek bu akışkanlığı yansıtıyor.
Sunumdaki erken dönem işleri, geçmiş ve bugünün birleşimi yoluyla hafıza ve aile yapılarını araştırıyor. “Geçici anıları” yeniden inşa etmek için aile fotoğraflarını kullanan Anderson, kız kardeşini hem çocuk hem de kadın olarak aynı anda betimleyen Bev (1995) ve sanatçıyı babasının yanında bir çocuk olarak resmeden Hollywood Boulevard (1997) gibi tablolarda hayali destek sistemleri yaratıyor.
İncelemenin önemli bir bölümü, Anderson’un görsel dilinin evrimini Ball Watching serisi (1997-2003) üzerinden irdeliyor. Birmingham’daki Handsworth Park’ta çekilen bir arkadaş fotoğrafından türetilen bu eserler, tanınabilir bir İngiliz ortamının üzerine tropikal bir estetik katmanlayarak hafızanın güvenilmezliğine ve kültürel miras etrafındaki gerilime değiniyor. Anderson’un 1970’ler ve 80’lerdeki ergenlik dönemine tarihsel bir bağlam sağlamak amacıyla, Black Audio Film Collective’in 1986 tarihli film denemesi Handsworth Songs, sergi alanının dışında gösterilecek.
Belirli bir kültürel öneme sahip kamusal alanların yeniden kurgulanması sergide önemli bir yer tutuyor. Sanatçının Barbershop (2006-2023) ve Peter’s (2007-9) serileri, 50’li ve 60’lı yıllarda Karayipli göçmenlerin ev ortamlarında kurdukları, hem sosyal toplanma hem de ekonomik girişim için hayati mekanlar olan derme çatma berber dükkanlarına referans veriyor. Sergilenen kilit eserler arasında Peter’s Sitters II (2009), Jersey (2008) gibi erken dönem kompozisyonlar ve Skiffle ile Shear Cut (her ikisi de 2023) gibi yeni çalışmalar yer alacak.
Sergi aynı zamanda ayrılık ve bakış temalarını da sorguluyor. 2002 yılında Trinidad’da geçirdiği bir misafir sanatçı programının ardından Anderson, fiziksel ve duygusal bir mesafe dayatan güvenlik parmaklıkları ardından görülen Karayip barlarını betimleyen Welcome serisini üretti. Dışlanma üzerine bu keşif, altıgen bir tel örgünün izleyiciyi sahneden ayırdığı ve ırksal ile sosyal segregasyon miraslarına atıfta bulunduğu Country Club: Chicken Wire (2008) eserinde devam ediyor. Daha doğrudan bir politik sorgulamaya yönelen Is It OK To Be Black? (2015-6) tablosu ise Martin Luther King Jr. ve Malcolm X gibi figürlerin yarı soyut imgelerini sunarak, izleyiciyi modelin konumuna yerleştirip geleneksel izleyici rolünü altüst ediyor.
Gösterideki önemli bir ekleme, anıtsal Passenger Opportunity (2024-5) eserinin Birleşik Krallık’taki ilk gösterimidir. Carl Abrahams’ın 1985 yılında Jamaika’daki Norman Manley Uluslararası Havalimanı’nda yaptığı duvar resimlerinden esinlenen bu 24 panellik eser, 1940’lar ile 1970’ler arasında Jamaika’dan İngiltere’ye göçle ilgili yeni tarihsel anlatıları yansıtacak şekilde yeniden tasarlandı. Galeri ayrıca sanatçının, doğa tarafından geri kazanılan terk edilmiş turistik yerleri betimleyen Grace Jones (2020) ve Ashanti Blood (2021) dahil olmak üzere Jamaika otelleri serisinden eserlerini de sunacak.
Sergi, 26 Mart – 23 Ağustos 2026 tarihleri arasında ziyarete açık olacak.

