Netflix’in yeni dizisi ‘Boots’ bu perşembe başlıyor: Deniz Piyadeleri’nde geçen bir kimlik arayışı hikayesi

Boots
Martha O'Hara
Martha O'Hara
MCM Editörü: Sanat, TV, Film ve Yaşam Tarzları

Netflix, Amerikan Deniz Piyadeleri’ne yeni bir pencereden bakan 10 bölümlük dram-komedi dizisi “Boots”un prömiyerini duyurdu. Kubrick’in “Full Metal Jacket” filmi Deniz Piyadeleri hakkındaki en ünlü yapım olsa da, bu yeni dizi çok daha farklı bir bakış açısıyla bizleri genç acemilerin eğitim dönemine götürüyor. “Boots”, kimliğini yeniden tanımlamak için çaresiz bir girişimle dünyanın en zorlu kurumlarından birine katılan genç bir adamın hikayesine odaklanıyor.

Ancak onun bu yolculuğu sadece askeri eğitimin zorluklarına karşı bir mücadele değil, aynı zamanda gerçek benliğinin bir suç olarak kabul edildiği bir ortamda verilen bir iç savaş.

‘Boots’ ne hakkında?

Başlangıçta “The Corps” adıyla geliştirilen dizi, eşcinsel ve zorbalığa uğrayan bir lise öğrencisi olan Cameron’un, heteroseksüel en iyi arkadaşı Ray ile birlikte Deniz Piyadeleri’ne katılma yönündeki ani kararını konu alıyor. Bu seçim, hikaye eşcinselliğin hoş karşılanmadığı bir dönemde geçtiği için onu tehlikeli bir duruma sokuyor.

Hikaye, bir bireyin kendi kimliğini reddetmek üzere tasarlanmış bir sistem içinde “gerçek bir erkek” olarak kabul görme arayışının yarattığı paradoksa dayanıyor. Kurumsal olarak homofobik bir ortamda erkeklik arayışı, kimlik ve erkekliğin çelişkili tanımları üzerine derin bir keşif için zemin hazırlıyor. Anlatı kurgu değil, eski bir deniz piyadesinin anılarından esinleniyor ve bu da dizinin cesur önermesine bir özgünlük katmanı ekliyor.

“Boots”un geçtiği tarihsel dönem, karakterleri silahlı kuvvetlerde eşcinsellik üzerine yoğun kurumsal düşmanlığın ve kamusal tartışmaların yaşandığı bir zamana yerleştirmesi açısından kritik bir öneme sahip. Bu dönem, sonraki on yılı tanımlayacak olan “Don’t Ask, Don’t Tell” (Sorma, Söyleme) gibi politikaların da doğrudan bir habercisi.

Müfrezenin Yüzleri: Karakterler ve Oyuncular

Anlatının yükü, rolleri için benzersiz bir konuma sahip olan Miles Heizer ve Vera Farmiga’nın başını çektiği bir oyuncu kadrosunun omuzlarında.

Cameron Cope (Miles Heizer): “Çekici bir ezik” olarak tanımlanan Cameron, narsist bir anneyle kaotik bir evde yaşayan, zorbalığa maruz kalmış eşcinsel bir genç. Askere yazılma kararı, kendini “gerçek bir erkek” olarak kanıtlama yönündeki umutsuz bir çaba. Heizer, “Ölmek İçin On Üç Sebep” dizisindeki Alex Standall ve “Parenthood” dizisindeki Drew Holt rolleriyle tanınıyor. Açıkça eşcinsel bir aktör olan Heizer’ın seçimi, dizinin hem kamera önünde hem de arkasında kendini gösteren queer bakış açısını vurguluyor.

Barbara Cope (Vera Farmiga): Cameron’ın annesi, eylemlerinin sonuçlarından sürekli kaçan bir “bukalemun” olarak tanımlanıyor. Oğlunun gidişiyle “köklerinden sökülmüş” hisseder, bu da kendi kimliğinin onun varlığına derinden bağlı olduğunu gösteriyor. Farmiga, “Bates Motel” dizisindeki Emmy adayı Norma Bates rolü ve “Aklı Havada” filmiyle aldığı Akademi Ödülü adaylığıyla tanınan beğenilen bir aktris.

Ray McCaffey (Liam Oh): Cameron’ın sadık en iyi arkadaşı ve sert bir deniz piyadesinin oğlu. Başarılı olmak için üzerinde büyük bir baskı hisseden Ray, eğitim kampının acımasız gerçekliğiyle yüzleşince kendi kimliğini ve geleceğini sorgulamak zorunda kalır.

Çavuş Sullivan (Max Parker): Cesaretiyle birçok madalya kazanmış ancak “geçmişinin hayaletleriyle boğuşan” başarılı bir elit keşif piyadesi. Kendi sırrını saklamak için mücadele ederken, Cameron’da kendisinin bir yansımasını görür ve onu eğitim kampının ötesinde bekleyen “kişisel savaşa” hazırlamaya çalışır.

Sayfadan Ekrana: “Pembe Deniz Piyadesi”nin Anıları

Dizi, eski bir ABD Deniz Piyadesi olan Greg Cope White tarafından yazılan The Pink Marine: One Boy’s Journey Through Boot Camp to Manhood adlı anı kitabından doğrudan esinleniyor. Kitap, White’ın Deniz Piyadeleri’ne katılan ve burada görev yapan eşcinsel bir erkek olarak kendi deneyimlerini anlatıyor. White’ın dizide senarist ve yapımcı olarak yer alması, hikayesinin duygusal bütünlüğünü koruma konusundaki kararlılığını gösteriyor. Ancak kitapla dizi arasında önemli bir fark var: zaman çizelgesi. White’ın anıları 1970’lerin sonundaki deneyimlerini anlatırken, Netflix uyarlaması hikayeyi bilinçli olarak daha ileri bir tarihe taşıyor.

‘Boots’un Arkasındaki Yaratıcı Güç

Dizinin yapımcılığını, sektörün deneyimli isimleriyle günümüzün yeteneklerini bir araya getiren bir ekip üstleniyor. Andy Parker (“Kent Masalları”, “Pantheon”) dizinin yaratıcısı, dizi sorumlusu ve baş yapımcısı. Efsanevi yapımcı Norman Lear, şirketi Act III Productions aracılığıyla Brent Miller ile birlikte kilit bir baş yapımcı olarak görev yapıyor.

İlk bölümün yönetmenliğini, aynı zamanda baş yapımcı olan Emmy adayı yönetmen Peter Hoar üstleniyor. Hoar’un filmografisinde “The Last of Us”, “It’s a Sin”, “The Umbrella Academy” ve “Daredevil” gibi beğenilen dizilerin bölümleri bulunuyor.

Bu yeteneklerin bir araya gelmesi, bu hikayeyi özgünlük, derinlik ve sanatsal bütünlükle anlatmaya adanmış bir yapımın habercisi. Dizi, Sony Pictures Television ve Norman Lear’a ait Act III Productions’ın bir ortak yapımı.

Yayın Tarihi

10 bölümlük dizinin 9 Ekim 2025’te Netflix‘te yayınlanması planlanıyor.

ETİKETLENDİ:
Bu Makaleyi Paylaş
Yorum yapılmamış

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir