“Oyuncak”, paranoya ve gerilim dolu bir korku hikayesi sunuyor ve tahmin edebileceğiniz gibi, teknoloji dünyası etrafında dönüyor; bu seferki odak noktası video oyunları.
Bu bölüm, çok daha fazla belirsizlik içeriyor ve finaldeki metafor ya da mesaj, izleyiciye farklı yorumlar için açık kapı bırakıyor. Neredeyse bir korku hikayesi gibi; içinde bazı kanlı unsurlar ve polisiye sinemasından izler taşıyor, bu da bizi daha derin sorular sormaya itiyor.
Merkezi tema olarak video oyunları, halüsinojenlerle birleştiğinde, ortaya oldukça ilgi çekici bir bölüm çıkıyor.
Konu
Cameron Walker, bir şişe içki çalmaya çalışırken yakalanır, ancak polis kısa süre sonra olayın basit bir hırsızlık olmadığını fark eder: Cameron, cinayet suçundan aranmaktadır.
Bu adam kim?
Cameron sürekli bir şeyler çizmek için kalem ister. Bu sırada sorgu başlar ve Cameron bize hikayesini anlatır: Utangaç bir çocuk, video oyunu incelemeleri yaparken, bir programcının ona takıntılı hale gelmesine neden olan yeni bir oyunun bir kopyasını vermesine kadar.

“Oyuncak” Hakkında
Cameron Walker karakteriyle ilgili sürekli bir şüphe var: Her şey zihninin bir paranoyası mı, yoksa bize olabilecek, daha çok distopik bir hikaye mi anlatmaya çalışıyorlar? Her şeyin amacı ortaya çıktığında bile bunu tam olarak netleştirmiyorlar, ancak bölüm her zamanki gibi düşündürücü.
Hani, birileri tarafından hayal edilen varlıklar olduğumuz ve aslında bizi bir oyunun karakterlerine dönüştürdüğümüz teorisi var ya? “Oyuncak”in senaryosu biraz bu anlatı çizgisi etrafında dönüyor, ancak anlatısını daha çok klasik polisiye gerilim türüne dayandırmayı tercih ediyor.
“Oyuncak” çok öne çıkan bir bölüm değil, ancak iyi yapılmış ve atmosferi çok başarılı bir şekilde kurulmuş. Bizi yine kabus moduna ve insanoğlunun teknolojiye olan takıntısının daha karanlık tarafına, bu sefer takıntıya ve gerçekle kurguyu karıştırmaya kadar götürmeyi başarıyor.
Kendi kendini yeniden yazabilen ve gelişebilen programlar gibi teknolojik açıdan ilginç argümanları var, ancak bu konu biraz arka planda kalıyor çünkü bölüm daha çok teknolojik korkudan ziyade paranoya gerilimi çizgisini izliyor.
Yine de, sunduğu şeyle orijinal olmayı ve bizi sürekli şüphede bırakmayı başarıyor; hiçbir şeyi çözmüyor ve teknolojik çöküş, bunca teknoloji arasında akıl sağlığı gibi izleyicinin kendi şüphelerini ortaya atmasına ve sorgulamasına izin veriyor ve halihazırda mevcut olan diğer tehlikelere de değiniyor: biyoteknoloji ve insanı teknoloji aracılığıyla geliştirecek yeni biçimlerin dahil edilmesi.
Bazılarına göre bu büyük bir tehlike, bazılarına göre ise evrimde bir sonraki adım.
Nereye doğru olduğunu bilmiyoruz.
İyi seyirler.
“Oyuncak” Nerede İzlenir?